AYÇİÇEĞİM

O an orada olduğunu hissetmek…

Son iki haftadır zaman nasıl geçiyor anlayamıyordum ve sanki ayak uyduramıyordum. Bir çaba harcıyorum ancak yine de olmuyor. 
Biliyorum da aslında çabaya gerek yok, bıraksam kendimi akışa o beni zaten götürecek. Çok sıkmışım kendimi, karşıma çıkan çakıl taşlarını büyütmüş büyütmüş kayalar haline getirmişim. Üstlerinden atlayamayacağım büyüklükte kayalar hem de. Neyseki tesadüf olmayan bir şeyler dur dedi bana, o kayaların sadece çakıl taşları olduğunu hatırlattı. O an derin bir nefes aldım ve zihnimin içinde dolandığım sarmaşıklardan kurtulup hayata geri döndüm. 
O koca koca kayaların yaratıcısı olmak ne zormuş ve ne büyük bir yükmüş bir kez daha anladım.

Bunun şerefine haftasonu sevdiğimle Heybeliadaya gittim. Saatlerce nereye gittiğimize bile bakmadan yürüdük, tırmandık ve bir baktık ki Aya Triada Manastırı'nın önündeyiz. Bahçesinde dolaştık ve birbir renkteki çiçeklere, manzaraya, her şeye hayran kaldık. Hava bayağı rüzgarlıydı ancak ne yapıp edip ayçiçeğinin fotoğrafını çekmeyi başardım hem de yanında ona konmak üzere olan arı bile kareme girdi:) Bu fotoğraf bana güneş, huzur, tutku, rahatlama ve sadece o "an" oldu. 

Güzel bir güne ve haftaya başlarken benden size ufacık tefecik bir armağan olsun güzel ayçiçeğim.

Write a comment

Comments: 0